Selâhaddin, Haçlılar tarafından kuşatılan Akka'nin vahim durumunu Abbasi Halifesine gönderdiği mektupta şu sözlerle ifade ediyordu:
“Hizmetkârınız, işi çetin ve şerri çok olan bu düşmanla ilgili haberlere, sizi usandırmamak için ara verdi…
Düşman, hendeklerine sığınmış, yardım geçmesine mani oluyor. Hendekleri içinde muhasara edilen düşmanın sayısı 5 bin şövalye ve 100 bin piyadeden az değil. Ölüm, harp ve esaret onları yedikçe denizden yenileri geliyor. Ordugâhlarında sayılamayacak kadar çok batılı asker ve yabancı dillerde konuşan insanlar toplandı...
Düşmanın hileleri türlü türlü; bazen burçlarla, bazen mancınıklarla, bazen debbâbelerle hücum ediyor. Bazen lağım açmak, bazen tünel kazmak, bazen hendekleri doldurmak, bazen merdivenler kurmak için çalışıyor. Bazen gece, bazen gündüz, bazen denizden gemilerle saldırıyor. Düşman şehrin muhasarasında inat ediyor. Bazı kısımlarda da lağımlar açmaya başladı. Şehir büyük tehlike ile karşı karşıya…
Bize yardım edecek askerler şimdi gelmezse ne zaman gelecek! İhtiyaç geçtikten sonra geleceklerine hiç gelmesinler! Zaman, Müslümanların rehaveti bırakıp uzaktan yakından harekete geçmeleri, bütün askerleriyle yardıma koşmaları zamanıdır. İnsan, bu büyük vazifeyi terk eder de nasıl yerinde oturur... '