Bir edebiyat öğrencisi eğitimini tamamlamış.
Hocası, öğrencisini uğurlarken öğrencisine " Yazdığın son yazıyı, şehrin en kalabalık meydanına koy" demiş. " Yazının yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, yazıda beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma" diye ilave etmiş.
Öğrenci, birkaç gün sonra yazıya bakmaya gitmiş. Yazının çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle hocasının yanına dönmüş.
Hoca, üzülmeden yeniden yazıya devam etmesini tavsiye etmiş. Öğrenci yazıyı yeniden yazmış. Hoca, yine yazıyı şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez yanına 'bir kalemlik dolusu çeşitli renklerde kalemler' koymasını söylemiş. Yanına da, insanlardan 'beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden' bir yazı bırakmasını önermiş.
Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, yazısına hiç dokunulmamış. Sevinçle hocasına koşmuş. Hocası şöyle demiş: "İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün.
Hayatında yazı yazmamış insanlar dahi gelip senin yazını karaladı. İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin.
Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi." •
Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın. •