İşte böyle bir zâtın mevlid ve mi'racını dinlemek, yani terakkiyatının mebde' ve müntehasını işitmek, yani tarihçe-i hayat-ı maneviyesini bilmek, o zâtı kendine reis ve seyyid ve imam ve şefi' telakki eden mü'minlere; ne kadar zevkli, fahirli, nurlu, neş'eli, hayırlı bir müsamere-i ulviye-i diniye olduğunu anla...
Mektubat - 308
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder