#aile
Aile, bir kadın bir erkek ve/veya çocuklardan oluşan toplumun mini bir dünya cenneti ve sığınağı olabilecek yapısıdır. Ne var ki bencilliğin bireycilik maskesi altında tavan yaptığı günümüzde sarsıntılara uğramaktadır.
Aşağıda bu sarsıntıların 8 önemli sebebini okuyacaksınız.
İyi okumalar...
1-Eşine, kişiliğine karşı yıkıcı eleştiride bulunma:
"Sen hep böylesin, zaten bir günde olsun beni dinlemedin, hep bağırıyorsun, beceriksizsin. Beni üzmekten zevk alıyorsun" şeklindeki ifadeler eşi suçlayıcı, yargılayıcı, kırıcı eleştirilerdir.
2-Genellemede bulunma:
`Böyle yaparsan, zaten senden başkası da beklenemez ki, bencilsin, hiç değişmiyorsun, bu huyunu annenden, babandan kapmışsın, bir günde iyi yanını göremeyecekmiyim' tarzındaki sözcükler eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadelerdir.
3-Eşinin aklını okuma:
Evlilikte ilişki bozulmaya başlayınca araya mesafeler girer. Sürekli kavga, üzüntü, bir noktada çiftleri sessizliğe ve kendi dünyasına itebilir. Sözlü iletişim yerini, davranışlardan anlamlar çıkarıp eşini yargılama sürecine bırakır. `Hah yine kızdın, bakışlarından anladım, sen öyle demek istemedin, çok iyi biliyorum' tarzındaki yaklaşımlar eşin jest ve mimiklerinden ve hareketlerinden anlamlar çıkarmaya yöneliktir.
4-İşi yokuşa sürme:
Günün birinde eşlerden birinde olumlu bir değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş ve kişi olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir. Diğer eş "on yıldır sana söyledim ama beni dinlemedin, başkası diyince daha mı kıymetli oluyor" biçimindeki konuşmalar eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır.
5-Sürekli geçmişi gündeme getirme:
Herkesin evliliğinde geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları, kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürülmeler, hayal kırıklıkları gibi. Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunları pekişmesine neden olur.
6-Hep kendisini haklı görme:
Hatalar, yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde kim daha haklı adeta "mahkeme" kuruluyor.
7-Eşlerden birinin kendisini terapist yerine koyması:
`Senin hasta olduğunu biliyorum, nedenlerini de biliyorum. Senin ne zayıflıkların var hepsini keşfettim, ne yapman gerektiğini söylüyorum, beni dinlesen doktora falanda ihtiyacın olmaz' gibi sözler doğru değildir. Eş ne kadar bilgili, tecrübeli olursa olsun kendini doktor yerine koymamalıdır.
8-Konuşurken sözlerin kesilmesi ve ses tonunu yükseltmesi:
İletişimde en önemli husus konuşan insanı sonuna kadar dinlemek çok gerekliyse aralara girmektir. Dinlemek, anlamak ve kendimizi anlatmamız gerekiyor. Bunun yolu da saygıyla dinlemek, ses tonunu yükseltmemektir.
Aile, bir kadın bir erkek ve/veya çocuklardan oluşan toplumun mini bir dünya cenneti ve sığınağı olabilecek yapısıdır. Ne var ki bencilliğin bireycilik maskesi altında tavan yaptığı günümüzde sarsıntılara uğramaktadır.
Aşağıda bu sarsıntıların 8 önemli sebebini okuyacaksınız.
İyi okumalar...
1-Eşine, kişiliğine karşı yıkıcı eleştiride bulunma:
"Sen hep böylesin, zaten bir günde olsun beni dinlemedin, hep bağırıyorsun, beceriksizsin. Beni üzmekten zevk alıyorsun" şeklindeki ifadeler eşi suçlayıcı, yargılayıcı, kırıcı eleştirilerdir.
2-Genellemede bulunma:
`Böyle yaparsan, zaten senden başkası da beklenemez ki, bencilsin, hiç değişmiyorsun, bu huyunu annenden, babandan kapmışsın, bir günde iyi yanını göremeyecekmiyim' tarzındaki sözcükler eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadelerdir.
3-Eşinin aklını okuma:
Evlilikte ilişki bozulmaya başlayınca araya mesafeler girer. Sürekli kavga, üzüntü, bir noktada çiftleri sessizliğe ve kendi dünyasına itebilir. Sözlü iletişim yerini, davranışlardan anlamlar çıkarıp eşini yargılama sürecine bırakır. `Hah yine kızdın, bakışlarından anladım, sen öyle demek istemedin, çok iyi biliyorum' tarzındaki yaklaşımlar eşin jest ve mimiklerinden ve hareketlerinden anlamlar çıkarmaya yöneliktir.
4-İşi yokuşa sürme:
Günün birinde eşlerden birinde olumlu bir değişiklik olmuştur veya gittikleri doktor dinlenilmiş ve kişi olumsuz bir davranışından vazgeçmiştir. Diğer eş "on yıldır sana söyledim ama beni dinlemedin, başkası diyince daha mı kıymetli oluyor" biçimindeki konuşmalar eşi üzen ve geriye döndürebilecek tarzdadır.
5-Sürekli geçmişi gündeme getirme:
Herkesin evliliğinde geçmişte yaşadığı olumsuz bir anısı vardır. Aile kavgaları, kırgınlıklar, ihanetler, küçük düşürülmeler, hayal kırıklıkları gibi. Geçmişte yaşanan kötü anıyı sürekli gündeme getirmek sıkıntı doğurur ve sorunları pekişmesine neden olur.
6-Hep kendisini haklı görme:
Hatalar, yanlışlıklar iki taraftan da kaynaklandığı halde kim daha haklı adeta "mahkeme" kuruluyor.
7-Eşlerden birinin kendisini terapist yerine koyması:
`Senin hasta olduğunu biliyorum, nedenlerini de biliyorum. Senin ne zayıflıkların var hepsini keşfettim, ne yapman gerektiğini söylüyorum, beni dinlesen doktora falanda ihtiyacın olmaz' gibi sözler doğru değildir. Eş ne kadar bilgili, tecrübeli olursa olsun kendini doktor yerine koymamalıdır.
8-Konuşurken sözlerin kesilmesi ve ses tonunu yükseltmesi:
İletişimde en önemli husus konuşan insanı sonuna kadar dinlemek çok gerekliyse aralara girmektir. Dinlemek, anlamak ve kendimizi anlatmamız gerekiyor. Bunun yolu da saygıyla dinlemek, ses tonunu yükseltmemektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder