Bunun üzerine her biri zehirli kılıçlarını alıp, ilgili şehirlere hareket eder. Kûfe'ye gelen İbn Mülcem niyetini hiç kimseye açıklamaz. Hz. Ali (ra)'i takip etmeye koyulur. Nihayet Hicri 40. yılın Ramazan ayının 17. gününde perşembeyi cumaya bağlayan gece, Hz. Ali (ra) sabah namazı için evinden çıktığında, zehirli kılıcı ile Hz. Ali (ra)'in başının ön tarafına vurur. Onun mübarek sakalı dediği gibi başından akan kanlarla boyanır, İbn Mülcem saldırı esnasında "Emir ve hüküm sadece Allah'a aittir Ey Ali! Sana ve arkadaşlarına değil!" diyerek haykırır. Sonra katil İbn Mülcem yakalanır. Hz. Ali, "Bunu hapiste tutun ve orada iyi davranın. Eğer yaşarsam ne yapacağımı düşüneceğim. Bağışlarım veya kısas yaparım. Eğer ölürsem, bir can karşılığında sadece bir tek can alınsın ve ona müsle / burun, kulak,.. kesme yapılmasın!" der."
Görüldüğü üzere Hz Ali efendimiz başına aldığı kılıç darbeleriyle şehid olmuştur. Başka herhangi bir yerine hele de ölümcül bir yer olmayan kaba etlerine darbe alıp şehid olmuş değildir.
Savaş ve dövüş sanatlarında insanlar hassas yerlere darbe alınca can verirler kuralını her insan bilir. Bunu bilemeyene ne demek lazım okuyucuya bırakıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder