Büyük bir dünya sevgisi kapladı tüm benliğimizi. Daha çok kazanma hırsı, daha lüks yaşama arzusu, daha iyi evlerde oturma, daha iyi arabalara binme hayalleri işgal etti yüreklerimizi…
Sonunda ne davamıza, ne gariplere ne de merhamete yer kaldı yüreklerimizde. En son çıkan cep telefonu modeli bile İslami hedef ve arzularımızdan daha çok gündem oldu kalplerimizde…
Tüm dünyalık tutkularımıza, heva ve heveslerimize itinayla İslami kılıflar üretme konusunda büyük maharetler kazandık zaman içerisinde. Müslümanın zengini makbuldü . Zengin olunca İslama daha iyi hizmet edecektik. Müslümanların yenilmesinin tek sebebi fakir kalmaları, onlar gibi lüks yaşayamamalarydı
Paramız banka hesaplarımız kabardı ama gözlerimiz doymadı. Kasalarımız doldu ama gözlerimiz doymadı. Makam koltuklarını doldurduk ama onları koruyalım diye ne iman bıraktık ne islam. Hem zaten o makamda olan birinin iphone kullanıp Audiye binmesi şarttı ve caizdi.
Evlerimize sıçradı Vehn krizleri…
Daha geniş evlerin, daha lüks mobilyaların, mutfakların, perdelerin, bilmem kaç parça yemek takımlarının peşinde faize ve borca köle olduk her birimiz. Selin üstündeki çer-çöp misali bitmek tükenmek bilmeyen taksitlere savurdu durdu dünya bizi. Evimiz oldu akıllısını istedik. Akıllısı oldu villa istedik. Hem o zenginliktekilerin o makamdakilerin hepsinin villaları yok muydu . O zaman bize de caizdi. Kertenkele hangi deliğe girerse eşinin arkasından girdiği gibi biz Müslümanlar da o inkarcıların yaptığı herşeyi yapmaya ve onları taklit etmeğe başladık.
Yaptığımız taklit sadece eşyada kalmadı, halimize ve kalimize de yansımaya başladı. Artık onlar gibi biz de fakirlere üstten bakmaya, alt makamdakilere yukardan bakmaya ve onları aşağılamaya başladık.
Ne var ki çevremizde dost kalmadı . O villalarda oturup tatlı İslami muhabbetler edecek kimsemiz kalmadı. O inkarcılar gibi evde akrep misali birbirimizi yemeye başladık. O geniş villamızda huzur ve mutluluk uçup gitti...
Çocuklarımızı da aynı şekilde yetiştiler ve yetiştirdik. Vehn hastalığımız onlara da bulaştı.
Çocuklarımıza İslamı imanı anlatmadık, ama arsada borsada nasıl kazanılırı öğrettik. İnsanların zengin olurlarsa iyi müslüman olacaklarını öğrettik. Bu onların nefislerine de hoş geldi. Böylece yeni nesli daha baştan kaybettik. Paraya başarıya tapan namaz kılmayan çocuklarımız oldu.
Kıravatlı dar pantololunlu garip genç muhafazakarlar çıktı karşımıza. Düğünde ilahi okutan kına gecesinde dansöz oynatan garip tipler çıktı meydana.
Başörtüsü ve siyah gözlükleriyle, lüks ciplerin içinde caiz eğlencelere gidiyorum deyip lüksün israfın diplerinde gezen başındaki başörtüsü dışında hiçbir tesettürü olmayan başörtülüler çıktı karşımıza…
Namaz kılma oranının düşmesi, ekonomi ve kültür kadar gündem olmadı hayatımızda.
Lüks hayatın başına İslami kelimesine getirerek onu dönüştüreceğimizi zannettik. Oysa israf edenler, şeytanların kardeşiydi. Ne defilenin ne lüks tatil tesislerinin herhangi bir İslamiliğinin olması mümkündü. Sihirli kelime "İslami" ile her tür Vehni içimize yerleştirdik.
Nihayetinde Emeviler ile birlikte başlayan Vehn hastalığına yakalanma 1900 lere gelindiğinde zirveye tırmandı. 1950'lerde Müslümanlar içinde Vehn hastalığı Lüksçülük zirvede tutunmayı başardı. O gün bugün de Vehn hastalığından kurtulamadığımız , hatta İslami çalışmaları da Vehn esaslı yaptığımız için elekle su taşımaya çalışanlar konumuna düştük. Ne kadar çalışma yapıldıysa neticede hepsi boşa gitti. Yetiştirdiğimiz yeni nesilleri bir süre sonra hep kaybettik. Yanımızda bir avuç samimi insan kaldı, diğerleri dava vardı , artık yok diyerek kaybolup gittiler kendi ellerimizle oluşturduğumuz Vehn ırmağında.
Peygamberimiz birgün dedi ki ; “Diğer milletler, tıpkı sofraya yemek için üşüşen insanlar gibi sizin üzerinize üşüşecekler.” Bunun üzerine sahabiler şaşkınlıkla sorarlar: “Ya Rasûlullah, o gün sayımız çok mu az olacak?” Efendimiz (S.A.V.): “Hayır” der. “Bilakis, o gün sayınız çok olacak. Fakat siz bir akıntıyla sürüklenen çer-çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden sizin korkunuzu silecek, sizin kalbinize de “vehn” verecek.” Bunun üzerine sahabilerden biri sorar:
“Vehn nedir ya Rasûlullah?” O da buyurdu ki: “Dünya sevgisi ve ölümü sevmemek, ondan nefret etmek.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder