Bütün suçluların yaptıkların suçların vardır bir bahanesi. İnsan öldürmekten namuslu insanlara iftira atmağa varana kadar bütün suçları işleyenlerin geliştirdikleri bir mantık mekanizması vardır.
Bu mekanizma genelde "ama" ile başlar ve devamında gerçekte geçersiz olan bir veya birçok tez savunulur durur.
Polis, pırlanta hırsızlığı yaparken yakalanan hırsıza başını salllayarak der sert bir şekilde :
" Niye yaptın ,oğlum?" der.
Hırsız pişkince ağzını yayarak cevap verir.
" Ekmek parası için yaptım ,abi."
Polis kendinden emin bir şekilde başını dik tutarak cebinden demir 1 TL çıkartır ve uzatır.
" Al oğlum sana ekmek parası." der.
Hırsız başını geriye atarak der ki.
" Ama abi, sen de hiç halden anlamıyorsun ya..."
Bu işler hep böyledir. Suç ,suçtur. Ahlaksızlık ve haksızlık her zaman her yerde herkes için suçtur , haksızlıktır ve ahlaksızlıktır.
Suçlar için getirilen temel bahanelerden biri de sözde " dava için" yapıldığı şeklindedir. Buna günümüzde en bariz örnek Fetö Terör Örgütünün zamanında insanlara attığı iftiralar ve haksızlıkla devlet kurumlarında kadrolaşmış olmasıdır. ( Zaten kendisi için suç işlenmekte olan bir " dava" baştan kendi , kendisini yanlışlamakta; kendisinin yanlış ve geçersiz olduğunu ortaya koymaktadır.)
Yanlışın bahanesi olmaz hiçbir vakit. Haksızlık ve yanlışlık her zaman her yerde ve herkes için suçtur ve haksızlıktır.
Peygamber Efendimizin şu hadisi bu konuda ne güzel bir örnektir: "Sizden öncekilerin mahvolmasının sebebi şudur: İçlerinden asil, ileri gelen birisi hırsızlık yapınca, onu serbest bırakıyor, zayıf ve fakir bir kimse hırsızlık yapınca, onu cezalandırıyorlardı. Allah'a yemin ederim ki Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da cezasını verirdim"