Ey Mekke’nin örtüsü, Medine’nin peçesi
Değişmişti seninle şu hayatın çehresi
Ve sen ilahî vahyin en şanlı temsilcisi
Güneş ne zamana dek gölgede bekleyecek?
Daha ne vakte kadar güne gün ekleyecek?
Ay isen gönder bize ışığından bir huzme
Perişan âşıkların, gel daha fazla üzme
Bekliyoruz yolunu, n’olur yâd elde gezme
Gül isen gönder bize gül kokundan a güzel
Senin sevdana yelmek bütün dünyaya bedel
Seni bekleyenlerin gelmiş canı ağzına
Aşkınla feryat edip tıkanmış boğazına
Yeter ki bir nazar et, razıyız her nazına
Ey feryat edenlerin imdadına yetişen
Buyruğun candan aziz, bastığın her yer gülşen
Sür atını buyur gel Acemler diyarına
Oturma Araplarda, bekliyoruz yarına
Deli divane olmuş gönüller ruhsârına
Gecenin yağız atı bilirim oradadır
Gündüzün ala atı bekliyor, buradadır
Gel süsle ülkeleri, tazelendir cihanı
Gözlerimiz yollarda bekliyoruz her ânı
Perişandır ümmetin, bugün imdat zamanı
Doldur iki cihanı doldur o gür sesinle
Neşelensin gönlümüz gül kokan nefesinle
Sikkeyi kes sultanım, gel hutbeyi sen oku
Süsle ruh dünyamızı, ilmik ilmik sen doku
Sen bize yar oldukça ne endişe ne korku
Bundan böyle emirler haddini bilmelidir
O şarlatan hatipler kendine gelmelidir
Toprağın misk ü amber her yana koku saçtı
Onu duyan veliler başına toprak saçtı
Uyanan tomurcuklar rengârenk çiçek açtı
Fakat alçak ruhlular her yana kement attı
Esen nifak rüzgârı o kokuyu dağıttı
Çek ipini derbeder gezen âvârelerin
Haddini bildir şahım, gafil divânelerin
Dindir gözyaşlarını mazlum biçarelerin
Temizle minberleri layık olmayanlardan
Yeterince ahlâktan nasip almayanlardan
Mekân oldu soysuza o kürsüler, minberler
Riya ile bu halkı iğfal etmek isterler
Zenginler sofrasında tıkınıp can beslerler
Gel düzen ver onlara, minberler neşelensin
Cezalandır alçağı, herkes kendine gelsin
Hayır işleyenlere ihsanını azaltma
Sen kerem sahibisin, başka kapı aratma
Gönülden ikrar verdik, bizi yabana atma
Dilersen arpalıklar dağıt yağmacılara
Dünya için yüzsuyu döken o yağcılara
Bizler hep cisimleriz, gel sen bizlere can ol
Bizler azgın şeytanız, sen bize Süleyman ol
Hasta düştü ümmetin, gel onlara Lokman ol
Tazelensin dünyamız, can bülbülü şâd olsun
Harap olan gönüller lütfunla âbâd olsun
Sultan sensin, kafile gidemez sola sağa
Sen merkezi tutarken ne gerek var sancağa
Getirdiğin adalet ilham verir her çağa
Esirgeme lütfunu, dinsin artık bu acı
Sensin insanlık için en büyük kurtarıcı
Neylersin ki bir yanda dinde gedik açan var
Pusu kurup her yere fitne fesat saçan var
Ümmeti idlâl için sürü sürü ajan var
Buna karşı sünnetin güvenli bir limandır
Kur’ân ki elimizde ilahî bir fermandır
Ya savaş meydanına kahraman Ali gönder
Şeytanları sindiren ya da bir Ömer gönder
Son çare bekliyoruz Selahaddin gibi er…
Açılır elbet bir gün bu simsiyah bulutlar
Esen kıble yeliyle yeşerir hep umutlar
Geçir ayın başına geceyi zindan olsun
Ay gibi Yemen tülü sar başına şan olsun
Bu ihtişam âlemde dillere destan olsun
Gören parmak ısırsın, aşk ile Allah desin
Kem göz değmesin diye herkes mâşallah desin
Aşkınla iki büklüm büzülmüş bir köşeye
Razıdır biçareler senden gelen her şeye
Göster bir cilve cânım, gark olsunlar neşeye
Şu birkaç zavallının gel çare ol derdine
Rahmetsin âlemlerin merdine nâmerdine
Beş yüz yetmiş yıl oldu, yetişir uyuduğun
Ulu günler yaklaştı, o dehşettir duyduğun
Bir bir gerçekleşti hep bizlere duyurduğun
O gün şefaatinle n’olur bizi şâd eyle
Bir bakışla bu harap canları âbâd eyle
Emreyle İsrafil’e üflesin kandillere
Çekilmez oldu hayat, kaldık soysuz ellere
İslam’ın namusunu düşürdüler dillere
Ne anlamı var artık gökteki kandillerin
Hazana döndü bahçe, rengi soldu güllerin.
Çek esrâr perdesini, gir halvetinde gizlen
Kalmadı nâmahremle mahrem olanı bilen
Hani nerde mazlumun gözyaşını bir silen
Bizler hep uykudayız, n’olur uyandır bizi
Kalmasın meskenetin silinsin bütün izi
N’olur uzat elini, tut elimizden kurtar
Şu ölümlü dünyada bitmez acımız artar
Kimisi vicdanını, kimi din alıp satar
Bu aziz dine layık bir ümmet olamadık
Bunca felaketlerden yazık, ders alamadık
Adalettir, barıştır senin hep gösterdiğin
Doğruluktan başka şey değildir istediğin
Rabbimin ilhamıdır senin her söylediğin
Sana sevdalı olan neylesin başkasını
Sen temsil etmektesin güzel ideasını
Yenersin her güçlüğü inayet eyleyince
Gönüller fethedersin birkaç söz söyleyince
Yaraşır mı konuşmak sen “Böyledir” deyince
Bir bakışınla canlar yeniden hayat bulur
Sen isteyince Hak’tan, olmayacaklar olur.
İşaret et mübarek parmağınla, felekler
Döne döne raks etsin seyreylesin melekler
Âşıkların sadece senden bir cilve bekler
Bağışlanır şânına sen dilersen bu varlık
Ne kadar haklı varlık, sana duysa hayranlık
Şu bir avuç toprağın günahı kıyamette
Sen şefaat edersen bağışlanır elbette
Hatırın büyük senin o huzur-ı izzette
Hiç çevirir mi Rabbim senin o niyazını
Seven sevgilisinin çekmez mi hiç nazını.
Lütfedip bir kerecik göstersen cemalini
Sevinçten sine döven gör âşığın halini
Ölmekte bulmuştu o, aşkın son kemalini
Yeridir, iki cihan yırtarsa hırkasını
Düşünmez divâneler önünü arkasını
Bekliyor Nizamî’nin ruhu senden bir haber
Tazelensin ıtrınla, n’olur bir koku gönder
Garibindir, kalmasın şu fanide derbeder
Biricik tesellisi sensin yâ Resûlallâh
Bir nazarla şâd eyle, kalmasın yolda gümrâh
Gönder gül nefesinden gönder vefa kokusu
Sen bize yar oldukça neymiş ölüm korkusu
Bir buçuk milyar oldu bugün tevhid ordusu
Bağışladı mülkünü dilenciye Feridun
Güvencesin bizlere, kaynağısın umudun
Genceli NİZAMİ
(Altınoluk Dergisi'nde Yayımlanmış halinden faydalandım).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder